13 Kasım 2014

4. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi




4. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi

5-9 Kasım 2014 tarihlerinde, Muğla/Fethiye/Ölüdeniz’de yapılan 4. Uluslar arası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresine katıldım. İzlenim ve düşüncelerimi bu yazımda paylaşmak istedim.

Kongrenin yapıldığı otel yapılan kongre için uygundu, organizasyonu yapan Teamcon şirketi başarılıydı.

Muğla ili arı yetiştiricileri birlik başkanı Ziya Şahin, kongre açılışında konaklamalı katılımın yaklaşık 1300 kişiyi bulduğunu, katılımcıların 350 sinin yurt dışından gelen misafirlerden oluştuğu ve günlük dış katılım sayısının ise 400 olmasının beklendiğini söyledi. Kongrenin 3. günü akşamında yapılan açıklamada ise toplam katılımcı sayısının 1800’e ulaştığı söylendi. Katılımcı sayısının bu rakamlara ulaşmasında arıcıların bir kısmının eşleriyle birlikte katılması da etkiliydi. Katılımda görülen bu sayı, sunumların yapıldığı salonlarda görülemedi. Katılımcıların bir kısmı havanın sıcak ve güneşli oluşundan faydalanarak denize girmeyi ve tekne turuna katılmayı tercih etti.

Kongrede bazı sunumlar 15 dakikada yetiştirilmeye çalışıldı ve belirlenen programda sarkmalar oldu. Arıcılar sunum sonlarında soru soramadı. Sorular yazılı olarak alınıp çalışma gruplarında cevaplandı.

Kongre programı yoğundu. 3. ve 4. günlerde “Sektör gelecek yıllarda ülke arıcılığını nerede ve nasıl görmek istiyor?” adlı toplantı saat 23:00’e kadar sürdü. Bu toplantı amacına ulaştı mı? Toplantının amacı olan uzun sürede arıcılığın nerede ve nasıl görülmesi konusu ile ilgili az sayıda katkı yapıldı. Arıcılar çoğunlukla kendi sorunlarını dile getirdi. Arıcıların sorunlarını ve isteklerini iletmesi, çözüm makamlarının temsilcilerinin de salonda olması sebebiyle faydalı olmuştur.

Soru; ülke arıcılığını gelecekte nerede ve nasıl görmek istersiniz? Öncelikle, güncel arıcılık bilgilerini ve modern arıcılık teknolojilerini sürekli olarak takip eden, yeni nesil arıcılığa hızla adapte olabilen genç arıcılar görmek isterim. Bu arıcıların, arı hastalıkları ve zararlılarıyla mücadele ederken mümkün mertebe kimyasal yollara başvurmadan, doğal yollarla, hatta konvansiyonel arıcılık yapsa dahi organik arıcılık şartlarına uyarak, üretimde hijyen kurallarını en ön planda tutarak, yurt dışı pazarına da arı ürünleri satabilen bir sektör görmek isterim.

Kongrede yapılan sunumlarda güzel çalışmalar vardı ama içlerinden biri özellikle dikkatimi çekti. Bu çalışma Prof. Dr. Tuğrul Giray'ın “Antibiyotiklerin Bal Arısının Bağırsak Mikroflorasına ve Tarlacılık Davranışlarına Etkisi” adlı çalışmasıydı.  Antibiyotiğin arılara nasıl zararlara yol açtığıyla ilgili bir çalışmaydı.

Kongrede en şaşırdığım konu ise, akşam yapılan çalışma grubunda bir hocamızın, önce formik asit sentetik olarak üretiliyor kalıntı bırakır demesi ve daha sonra da sonbahar beslemesinde önlem amaçlı olarak antibiyotik tavsiye etmesiydi.

Formik asit sıcaklıkla buharlaşıp uçan bir maddedir. Dünya’da ve Türkiye’de birçok bilimsel çalışmada formik asit konusu araştırılmış ve sonucunda formik asidin peteklerde ve uygun zamanda kullanıldığında balda kalıntı bırakmadığı tespit edilmiştir. Bu bilimsel çalışmalarda karıncalardan üretilen formik asit mi kullanılıyor?  Kullandığımız formik asit her ne kadar sentetik olarak üretilse de formik asit değil mi? Bu konu konuşulurken en önde oturup birçok defa söz istememe rağmen söz alıp sorularımı sormam mümkün olmadı.

Hocamız, hastalık belirtisi olan peteklerde %50 oranında Amerikan Yavru Çürüğüne rastladıklarını ve hastalık oluşmadan önce sonbahar beslemesinde önlem amaçlı antibiyotik kullanılmasını tavsiye edince dayanamadım. “Ülkemizde arıcılıkta kullanımı yasaklanan antibiyotiği nasıl oluyor da tavsiye ediyorsunuz ve siz hasta olmadığınız halde antibiyotik kullanıyor musunuz?” diye sordum. Hasta olacağımı hissedersem kullanırım cevabını aldım.  Benden sonra başka katılımcılarda tepki gösterdi.

Kongrede yeni yapılan çalışmalardan haberdar olduk. Az da olsa yeni bilgiler edindik. En güzeli de arkadaş ve dostlarla geçirilen zamanlardı.

Olumlu izlenimlerle ayrıldığım kongrenin organizasyon komitesini ve emeği geçenleri tebrik ederim.

              Bir sonra ki kongrede görüşmek dileğiyle…

1 yorum:

ALİ ŞEKERLİ dedi ki...

Kenan bey; o hocayı tahmin ettim burada yani Edirne'de vermiş olduğu semineri izlemiştim. Maalesef aynı şeyleri buradada söylemiş aynı tepkiyi bende vermiştim, tahmin ettim kim olduğunu.