11 Kasım 2017

Yerli Arı Sütü Üretimimiz ve Arttırmak İçin Neler Yapılabilir?

Yerli Arı Sütü Üretimimiz ve Arttırmak İçin Neler Yapılabilir?


                Ülkemiz her yıl resmi rakamlara göre 10 ton (10 000 kg) bir tahmine göre ise 20 ton arı sütü ithal ediyor. Yerli arı sütü üretimimiz ise, kişisel gayretlerle ulaşılabilen arı sütü üreticilerinden elde edilen veriler neticesinde 2015 yılı üretiminin 500 kilo olduğu ortaya çıktı. Tahminlere göre ise, 2015 yılı üretimimiz 1 ton (1 000 kg) kadardır.

                Görülüyor ki, kovan sayısı bakımında Dünya sıralamasında ikinci durumda olan ülkemiz, bırakın arı sütü ihraç etmeyi kendi ihtiyacının %90-95’ini ithal etmektedir.

                Yerli arı sütü üretimimiz ile ilgili doğru bilgilere bile ulaşmak mümkün değil.

                Neden?

                Arı ve arıcılık denince akla hep bal gelir. Devlet desteklemeleri için tespitler yapılırken görevli memur bir önceki yılda arıcının kaç kilo bal, polen, balmumu ve kaç adet ana arı ürettiğini sorar. Bakanlıkça bunlar önemlidir çünkü. Ya diğer arı ürünleri? Arı sütü, Propolis hatta yeni yeni arıcılığımıza giren, henüz pek ekonomik getirisi olmasa da Apilarnil (erkek arı ve ana arı kurtçuğu) niye önemli değildir bakanlık için?  Bu konuda bizlere de görev düşmekte arıcılar, arı yetiştirici birlikleri ve üst birlik olarak bizler önemsetmemiz gerekir.

                Yerli arı sütü üretimimiz az ama satılan arı sütleri çoğunlukla yerli. Geçen seneye kadar arıcılık fuarlarında arı sütü tezgah altlarından termos içinde veya bal kavanozları üzerinde soğuk zincire uyulmadan satılırdı. Geçen yıl bazı firmalar ve birlikler arı sütü satışına daha ciddi bakmaya başladılar ve soğuk zincirde, tezgah üzerindeki buzdolabından veya derin dondurucudan satışlar çoğaldı. Fuarlarda ve internet ortamında şöyle bir dolaştığınızda çoğunlukla yerli arı sütü satıldığını görürsünüz. Hal böyleyken şu da aklımıza gelmiyor değil; %90-95’i ithal edilen arı sütü nerelerde satılıyor?      

                Son zamanlarda arı sütü üreticilerinin internet paylaşımlarında üretim teknikleri ve üretim miktarlarını paylaşmalarının da etkisiyle arı sütüne ilgi ve üretme hevesinde olanların sayısında bir artış görülüyor. Üreticilerimizin sayısında da çok olmamakla birlikte bir artış var. Zaman zaman işletmemize gelerek arı sütü üretim aşamalarını yerinde görmek isteyenler de az değil.

                Arı sütü üretimini düşünenlerin ilk sorusu ”pazar var mı” oluyor. Pazar var, düşünülmesi veya sorgulanması gereken bu pazardan ne kadar pay alınabileceği veya ilave pazar oluşturup oluşturulamayacağı olmalı. Yeni üreticilerimiz zaten az olan üretimlerini perakende satarak değerlendirmek istemekte ama bu ilk yıllarda pek mümkün olmamakta, sonrasında toptan satma çabaları başlıyor.  Arı sütünün üretimi de satışı da zahmetli ama çok üretebiliyorsanız maddi ve manevi getirisi iyi bir ürün.     

                Yeni üreticilerimizin pazarda yer alabilmeleri için kendilerini tanıtmaları, üretimlerinin temiz olması, sabırlı olmaları ve üretimin herkese açık olması gerekir.

                Güven çok önemli…

                Arı sütü işletmesi olarak biz de zaman zaman tereddütlü yaklaşımlara ve sorgulamalara muhatap oluyoruz. Üretim döneminde isek buna en güzel cevabımız da; sabah erken gelerek kendi arı sütünüzü kovandan kendiniz hasat ederek alabilirsiniz oluyor.

                Arı sütü üretiminde verimlilik de önemlidir. Amacımız işletmemizde arı sütü üretiminde kullandığımız arılardan en fazla verimi alabilmek olmalı. Bu doğrultuda araştırmalar ve çalışmalar yapmalıyız.

                Bir önceki “Arı Sütü Üretiminde 2017 Yılı Değerlendirmesi” yazımın sonunda “Sonuç olarak 120 besleyici, 40 başlatıcı ve destek kolonilerle, 98 günde toplam 58,8 kilo arı sütü elde ettik. Bir besleyici kovan başı 490 gram. Türkiye ortalamasına bakarsak aldığımız bu arı sütü miktarı gayet iyi aslında ama daha da iyisini yapmamız gerekir” yazmış ve bir sonraki yıl için de “Önümüzdeki sezon bir besleyici kovandan alınan arı sütü miktarını arttırma hedefindeyiz” yazarak bir hedef belirlemiştim.

                Peki, nasıl yapacağız?

                Neyi eksik yapıyoruz?

                Neleri değiştirmemiz gerekiyor ki üretimimiz artsın?

                Bu soruların cevaplarını arı sütü üretimine nelerin etki ettiğine bakarak bulmaya çalışalım.

                Arı sütü verimini etkileyen faktörler
1-      Üretim yapılacak bölge (Flora)
2-      Mevsim şartları
3-      Arı ırkı
4-      Koloni gücü
5-      Hasat aralığı
6-      Uygun yaşta kurtçuk kullanımı
7-      Başlatıcıya ve Besleyiciye verilen kurtçuk sayısı
8-      Ek besleme yapılması
9-      Arıcının yapacağı uygulamalar  
              
                1- Üretim yapılacak bölge (Flora) :   Arı sütü üretimi genellikle sabit arıcılık şartlarında yapılır. Bu arılıklar oluşturulurken bölge iyi analiz edilmeli, polen ve nektar açısından zengin bölgeler seçilmelidir. Arıcılık yapılan bölge kısa süreli polen ve nektar akımına sahipse, yapılacak arı sütü üretimi verimi de ister istemez düşük olacaktır. Polen ve nektar akımı zayıf olan bölgelerde verimi arttırmak için arıcının daha çok teknik uygulamalar yapması gerekir. 



                Soğuk bölgelerde arı sütü üretim dönemi kısa olacaktır, ılıman iklime sahip bölgelerde üretim yapılması üretim süresini uzatacağı için daha fazla üretim yapmak mümkün olacaktır.  

                2- Mevsim şartları :   Sonbaharın kurak geçmesi , kışın soğuk ve sert geçmesi geçmesi gibi mevsimsel olaylar arının kışa zayıf girmesine ve kışın arı kayıplarına, ilkbaharın soğuk ve çok yağışlı geçmesi ise arıların gelişip çoğalmalarına mani olacağından, arı sütü üretim dönemine yetişememelerine ve üretim kaybına neden olur. Arıcılar olarak bazı müdahalelerde bulunarak arılarımızın mevsimsel olaylardan en az şekilde etkilenerek üretim sezonuna yetiştirmek istesek de bu her zaman mümkün olmayabilir.Üretim dönemine zayıf giren arılardan daha az arı sütü alınacağından yeterli üretim yapılamayacaktır.
 
                Biz arı sütü üreticileri isteriz ki üretim dönemi süresince, kısa süreli aralıklar olsa da devamlı bol polen ve çok yoğun olmayan balözü akımı olsun. Tabiidir ki bu her yıl pek mümkün olmuyor. Üretim dönemindeki uzun süren yağmurlar ve sert rüzgarlı, havaların kuru gittiği günlerde arı sütü üretiminde düşüşler görülür.
               
                3- Arı ırkı :  Arılar birbirlerine benzese, yaşam biçimleri aynı olsa da birbirlerinden farklı oldukları davranış biçimleri vardır. Bazı arılar bal depo etme, bazı arılar ise daha fazla yavru yetiştirme eğilimindedir. Anasız kaldıklarında bazı arılar 10-15 ana memesi yaparken, bazıları 50-60 hatta daha fazla ana memesi yaparlar. Fazla yavru yetiştirmeye eğilimindeki arılar fazla sayıda yavruyu beslemek için daha fazla arı sütü ürettiklerinden arı sütü üretiminde de verimli olmaktadır. 

                Arıdan fazla arı sütü alınabilmesi için arıların ana memesine ilgi göstermesi ve ana arı olacak kurtçukları beslemeleri gerekir. Her arı beslenmeye başlamış ana memelerine aynı ilgiyi göstermez. Bazı arılar başlatıcıda beslenmeye başlanan kutçukların bir kısmını beslemeye devam etmezken, bazı arıların anasız başlatıcıda beslenmesine (tutturulmasına) gerek olmadan, aşılanmış kurtçuklar direk besleyici kovana  verildiğinde bile daha çok kurtçuğu beslendiğini görmekteyiz.



                Üstteki iki fotoğrafa şöyle bir bakalım. İkisi de aynı başlatıcı kovanda beslenmeye başlanarak yaklaşık aynı güçteki besleyicilere verilen ana memelerinin olduğu çerçeveler. İki değişik ırkın olduğu bu kovanlara yapılanlar hep aynı ama arıların ama memelerine koydukları süt çok farklı.

                Dünya da arı sütü üretimi konusunda en çok kullanılan İtalyan ırkıdır. Yerli arılarımızdan Muğla arısının bazı hatları arı sütü verimleri iyidir. Bu sene işletmemizde İtalyan arısının bir hattını ve bazı Muğla arılarını arı sütü üretiminde denedik daha önce kullanmış olduğumuz yerli arılarımıza göre farklı olduğunu gözlemledik.

                Bazı üreticilerimizin oğul verme davranışı gösteren arıları arı sütü üretiminde kullanmayı tercih ettiğini görüyoruz. Oğul verme davranışı gösteren arıların arı sütü üretim potansiyeli fazla olsa da, arıları üretim sezonu boyunca kovanda tutmak her zaman mümkün olmamakta, oğul veren besleyici kovanlardan beklenen arı sütü alınamaz. Arıları kovanda tutmak mümkün olsa bile ilave fazla işçilik yükü oluşturur. Bu arılara yapılan ilave işçilik/kazanç dengesine baktığımızda her zaman kazançlı çıkmanın mümkün olmadığı görülür.

                Arı sütü üretiminde kullanılacak arı genetiği konusunda yapılması gerekenler belli aslında. Tarım bakanlığı / Arıcılık araştırma enstitü ve istasyonları / Merkez birlik TAB / Arı yetiştiricileri birlikleri / Üniversiteler tek başlarına veya ortaklaşa çalışıp, arı sütü yönünden ıslah edilen ve arı sütü verimi yüksek damızlık hatlar üreticilerinin kullanımına sunulması gerekir. Ama maalesef ülkemizde bu gibi çalışmalar henüz yok.

                Şimdilik iş üreticilere düşüyor.

                Bu konuda neler yapabiliriz?

                Arıcılıkta eskiden beri benimsediğim ve savunduğum sürdürülebilir arıcılık modeli olmuştur. Arıcılar kendi kullanacağı ana arıyı kendileri üretmesi gerekir. Bu arı sütü üreticileri içinde geçerli. Arı sütü üreticileri kendi ana arılarını kendileri üretmesi gerekir. Kendi ana arısını üretenler üretmeyenlerden bir adım öndedir. Arılığımızda arı sütü verimi yüksek arılar varsa bunlardan ana arı üretmeliyiz. Arılığımızda bu özelliklerde arımız yoksa araştırarak arı sütü verimi yüksek arılardan edinmeli, kullanıp süt verimi yüksek olanlarından kendimiz ana arı üretmeliyiz.

                Ana arı üretim konusu bu kadarla kalınmamalı. Arı sütü üreticilerini gayri resmi olarak da olsa bir çatı altında toplamak mümkün olsa ve diğer konulara ilave olarak kullandıkları ve ürettikleri ana arılar tüm arı sütü üreticilerinin kullanımına açılsa nasıl olurdu? Tabii bunun için üreticilerin o arılardan aldığı arı sütü miktarı aşağı/yukarı da olsa bilinmesi gerekir. Bu konuda yapılması gereken ve yapılabilecek çok şey var aslında ama öncelikli olarak her üretici diğerini rakibi olarak görmemesi gerekir. Arı sütü üreticileri arasında az da olsa yardımlaşma ve bilgi alış verişi mevcut ama çok yetersiz, bunu arttırmamız gerekir.
                  
                4- Koloni gücü :  Arı sütü üretimi yapılan kovanların sıkışık arılı 8 çerçeveden az olmaması gerekir. Arı sütü üretimi yapılan kovanlarda arılar devamlı olarak sıkışık çalıştırılırlar. Kovanda arı sayısı arttıkça arı sütü çıtalarındaki ana arı adaylarına ilgi ve ana arı yüksüklerinden alınacak süt miktarı da artacaktır. Çok güçlü arılara ikinci süt çerçevesi de verilebilir.


                5- Hasat aralığı :  Arı sütü üretimi 48 veya 72 saat hasat aralığı ile yapılabilir. 48 saat hasat aralığı ile yapılan üretim daha fazla uğraş gerektiği ve alınan arı sütü miktarında yapılan uğraş kadar bir verim artışı olmadığından, arı sütü üreticileri 72 saat hasat aralığı ile çalışırlar.  

                6- Uygun yaşta kurtçuk kullanımı :  Arı sütü çerçevelerine aktarılacak kurtçukların büyüklüğü arı sütü verimini etkiler. Bakıcı arılar, ana arı adayı kurtçukları yaşına göre beslerler. Arı sütü üretiminde 24-36 saatlik kurtçuklar aktarılır. Çok küçük kurtçuk aktarıldığında, ilk gün kurtçuk küçük olduğundan bakıcı arılar az süt ile besler dolayısıyla hasat edilen arı sütü miktarı az olur. Büyük kurtçuk aktarıldığında ise, kurtçuk büyük olduğu için fazla arı sütü tüketir ve yine hasat edilen arı sütü miktarı az olur.

                Gözlemimiz odur ki, uygun-büyük kurtçuktan ziyade uygun-küçük kurtçukların aktarılması arı sütü verimini artı yönde etkilemektedir. İşletmemizde uygun-küçük kurtçukların aktarılması konusuna dikkat ederiz.     



                7- Başlatıcıya ve Besleyiciye verilen kurtçuk sayısı :  Kuvvetli başlatıcılara 4 arı sütü çerçevesi verilir. Bu çerçevelerde işletmenin kullandığı plastik şeritlere ve çıta sayılarına göre 288 adete kadar ana arı yüksüğü olur. Bu kovanlardan beklenen, aktarılan kurtçukların büyük kısmını az da olsa arı sütü ile beslemeye başlamalarıdır. Aktarım sırasında zarar görmeyen kurtçuklar başlatıcılarda beslenmeye başlanır. Başarılı aktarım sonrasında iyi başlatıcılarda bu oran %80-90 civarındadır. Zayıf başlatıcılara besleyebileceğinden fazla kurtçuk verilmesi beslenmeye başlanan kurtçuk sayısını azaltacağından arı sütü verimini azaltır.


                Genellikle besleyici kovanlara bir arı sütü çerçevesi verilir. Bu çerçevede işletmenin kullandığı plastik şeritlere ve çıta sayılarına göre 72 adete kadar ana arı yüksüğü olur. Arı sütü işletmelerinde hasat edilen arı sütünün üretildiği kovanlar, başlatıcıda bir gün kalan kurtçukların %80-90 oranında beslenmeye başlandıktan sonra 2 gün süre ile beslendiği besleyici kovanlardır. Başlatıcıdan %80-90 oranında beslenerek besleyici kovana gelen kurtçukların %60-70 oranında beslenmeye devam edilir. Bu oranın artması ve azalması, alınacak arı sütünün az yâda çok olması, besleyici kovandaki genç arı yoğunluğuna, arı sütü çerçevesi etrafında bulunan arı yoğunluğuna, kuluçkalıkta ana arı bulunup-bulunmamasına, polen ve nektar akımına, arı ırkına ve verilen kurtçuk sayısına bağlıdır.    


                8- Ek besleme yapılması :  Arı sütü üretiminde, doğadan gelen polen ve nektarın kovandaki arıların ihtiyacı kadar ve devamlı gelmesi idealdir. Polen ve nektarın çok gelmesi arı sütü verimini olumlu yönde etkiler ama arıcının işini zorlaştırır. Arıcı fazla gelen polenin bir kısmını kovana girmeden toplaması, peteklerde biriken balları süzerek boş petekleri geriye vermesi gerekir.

                Polen ve nektar akımının olmayışı arı sütü verimini olumsuz yönde etkiler. Polen ve nektar akımının olmadığı durumlarda, besleyici kovanlarda polen eksikliğini gidermek için bol polenli arı keki (bir çuval şeker + bal +7 veya 8 kilo taze polen) veya az bal ile taze polen karışımından yapılan polen hamuru ve arılara nektar akımı hissi vermek içinse 1/1 oranında yapılmış şurup veya bal verilmesi arı sütü verimini olumlu yönde etkileyecektir.  

                Başlatıcı kovanlara çok sayıda arı sütü çerçevesi verildiği ve bu çıtalardaki ana arı adaylarının fazla oranda beslenmeye başlanması için her gün 1/1 şurup ile beslenmeleri gerekir. Nektar akım dönemlerinde verilen şurup miktarı bir miktar azaltılabilir.

                9- Arıcının yapacağı uygulamalar :   Bu madde direk arı sütü üretiminde yapılacakları kapsamakla birlikte kısaca yazmaya çalışayım.

                Arı sütü üretiminde başlatıcı ve bitirici kovanlarda arıların kaplayacağı çerçevelerden daha az çerçevede tutularak arıların sıkışık olmaları sağlanır.

                Başlatıcı kovanlar uzun süre anasız kaldığından yalancı ana oluşumunu engellemek ve genç arı nüfusunu devam ettirebilmek için en fazla 7 gün ara ile yavrulu çerçeve verilmeli. Başlatıcı kovanda işçi arıların yumurtlaması, arı sütü çıtalarına aktarılarak her gün bu kovanlara verdiğimiz kurtçukların daha az sayıda beslenmesine ve tutma oranının düşmesine neden olacağından arı sütü verimini etkileyecektir.

                Besleyici kovanlarda arı sütü çerçevesinin her iki yanında genç arıların yoğun olarak bulunmaları arı sütü verimini etkiler. Arıcı belirli zamanlarda kuluçkalık ve ballık arasında çerçeve değişimlerini yapması gerekir.

                Arı sütü verimi konusunda bu dokuz maddeye birkaç madde daha ilave etmek mümkünse de daha az etki edeceğinden bu kadarı yeterlidir.

                Nasıl yapacağız? 
                Arı sütü üretimi için bölgeyi iyi seçtik veya bulunduğumuz bölge iyi.

                Mevsim şartları ile ilgili bizim yapabildiğimiz, şartlara göre hareket ederek arılarımızın olumsuz koşullardan daha az etkilenmelerine yönelik bazı uygulama ve gıda takviyesinden öteye geçememekte.

                Arı sütü üretimini ve inceliklerini biliyor, uygun hasat aralığını ve uygun yaşta kurtçuk kullanıyor, başlatıcı ve besleyici kovanlara uygun sayıda kurtçuk veriyor, gerektiğinde besleme yapıyor varsayımında bulunursak geriye üç madde kalıyor, arı ırkı, koloni gücü ve arıcının yapması gereken uygulamalar.

                İlkbaharda güçlü kolonilere, mevsimsel şartlara uygun harekat ederek, sonbahar döneminde uygun besleme yönetimi, hastalık ve varroa ile mücadele sonrasında, genç analı kovanlarla ulaşmak mümkün oluyor.

                Arı sütü üretiminde verimi etkileyen unsurların en önemlisi arı ırkıdır. Bu nedenle arı sütü üretiminde Muğla ve İtalyan arılarının süt verimi yüksek hatları ile çalışılması gerekir. Bu arıların gelişmeleri hızlı olduğu için güçlü koloniler oluşturlar.

                 Arı sütü verimi yüksek kuvvetli kolonilerle çalışıldığı, arı sütü verimini etkileyen diğer faktörlere dikkat edildiği ve arıcının yapması gereken uygulamalar yapıldığında arı sütü üretimimizi artırmak mümkün olacaktır.      
               
                Ne yapılmalı?
                Arı sütü üretimini etkileyen faktörleri ve bazı önerilerimi yazdım. Bunlara dikkat ederek üretim artışı sağlamak mümkün olur mu? Eğer daha önceki üretiminizi burada yazdıklarıma uymadan yapıyorsanız, yazdığım hususlara dikkat ettiğinizde üretim artışı sağlarsınız. Çok daha iyi üretim yapmak için burada yazılanlar yeterli midir? Yeterince açık mıdır? Tartışılır.  
          
                Biz her ne kadar iyi ürettiğimizi düşünsek de maalesef bu böyle değil.

                Arı sütü üretiminde açık ara birinci sırada olan Çinli üreticiler bir kovandan (3 günlük aralarla) 100-150 gram arı sütü hasat ettiklerini söylüyorlar. Daha önce bir kovandan 3-5 kilo arı sütü ürettiklerini duyardık ama İstanbul’da yapılan Apimondia kongresinde bu rakamın 10 kilo olduğunu söylediler.

                Bizim üretimimiz?

                Bu yıl işletmemizde bir kovandan en iyi hasadımız 18,4 gram. Bir kovandan aldığımız arı sütünde sezon ortalamamız 490 gram.

                Tüm üreticileri bilmemekle birlikte, diğer üreticilerle yaptığım anket çalışmasında ve bilgi alışverişinden öğrendiğim, işletme olarak ürettiğimiz miktar aslında çok iyi.

                Niye biz en iyi hasadımızda bir çerçeveden yaklaşık 18-20 gram arı sütü alıyoruz?

                Niye bir kovandan aldığımız arı sütü miktarında sezon ortalamamız çerçeve başı 8-10 gram (hatta daha düşük)?

                Şu da bir gerçek, yıllardır arı sütü için ıslah ettikleri arı ırkı, büyük işletmelerin kullandığı çene bezleri kesilmiş ve bir kovanda birden fazla ana arı ile çalışmaları, arı sütü üretim sezonunun 7 ila 9 ay süren bölgelerinin bulunmasını göz önüne aldığımızda yakın zaman için Çin’deki arı sütü üretim miktarını hedeflemek gerçekçi olmaz.     
 
                8-10 gram olan sezon ortalamamız niye 15 veya 20 gram olmasın?

                Belki kişisel olarak bu hedefe ulaşabiliriz ama gelin bunu kişisel değil de biraz daha geniş düşünelim.

                Kişisel çözümler yerine birleşip ortak çözüm üretip tüm üreticilerin faydalanması için uğraşalım. Bunun için de Türkiye’de sezonluk üretimi yaklaşık 10 kilo olan arı sütü üreticilerini bir araya getirerek, uygulama yöntemlerini, sorunlarımızı ve çözüm önerilerini tartışalım.

                Bir çalıştay (çalışma toplantısı) yapalım.

                Bireysel düşünceden mi yoksa, tüm üreticilerin fikirlerini ortaya koyduğu toplantıdan mı daha iyi sonuç alırız? Bu üreticilerde o kadar da çok değil zaten, belki 20 kişi. Toplantıda diğer arı sütü üreticilerinin uygulamalarını öğrenme imkanı buluruz. 

                Buradan çıkacak sonuca göre çözemeyeceğimiz sorunlarımızı ilgili makamlara bildirir çözüm bulmalarını ister, sonrada takipçisi oluruz.

                Bu çalıştayı kim yapmalı?

                Böyle bir çalıştay kişisel olarak da yapılabilir ama gönlümden geçen bir sivil toplum kuruluşunun yapması. Böylesi çok daha uygun olur.  

                Bunu yapabilir miyiz?